2 Ekim 2014 Perşembe

Yaygaracı Türk Basını

Türk basını bir çok konuda eleştirilmesine rağmen çevre olaylarına yaklaştığı tavır hiç bahsedilmez.

Tespitinde bulunduğum iki konu üzerinden bunu açıklamaya çalışacağım. Sapanca ve Akşehir gölü.

Annemin doğup büyüdüğü köy Akşehir gölüne yakın bir köydür. Şimdi "yakın" diye kabul edilebilir bir uzaklıkta ancak eskiden gölün köyün dibine olduğu ve hatta içine kadar girdiği söylenegeliyor. Tabi bu zamanlar annemin çocukluk zamanlarına yani 60'lı ve 70'li yıllara denk geliyor. Yine sülale arasında söylenegelen sözlerden biri olarak "göl çok açıldı" denir. Bunu sülalenin yaşlıları dillendirir genel olarak. Yani eskiden göl zaten gerideymiş ama daha sonra yayılmış. O kadar yayılmış ki meralar ve tarlalar sular altında kalmış. Son bir kaç on yılda göl tekrar çekilmeye başlayınca Türk basınında "Akşehir Gölü çok yakında tamamen yok olabilir...", "Akşehir Gölü için kırmızı alarm.", "Akşehir Gölü için çanlar çalıyor..." ve hatta "Nasrettin Hoca'nın maya çaldığı göl pek yakında tamamen kuruyabilir" gibi insanları duygusal noktadan vuran ve karamsar bir hava yaratan haberler havalarda uçuşuyordu.

Bölge insanı suların çekilmesiyle açığa çıkan alanda tarım yapmaya başladı. Aslında bu "yeni" oluşan tarlaları ekip biçmeye hakları vardı. Zira oraların sular yayılmadan önce de tarım arazisi olarak kullanıldığı biliniyordu. Öyle ki Osmanlı devrinden kalma birçok kadastro belgeleri var hala bu insanların.

Ancak devlet bu tarlaların ekip biçilmesini oraları "sit alanı" ilan ederek yasakladı. Bununla da kalınmayıp uzun bir süredir tarım arazisi olarak kullanılan bazı yerler de sit alanına dahil edildi. Öyle ki çoğu zaman buradaki hasadın yapılması bile engellendi ve orada birçok ürün çürümeye terk edildi.

Devletin buralara sahip çıkması aslında haklı da sayılabilir. Yeni baraj yapılan yerlerde tarlaları ya da evleri sular altında kalan insanlara ödeme yapılırdı. Belki vaktinde de yapılmıştı. Ya da yapılmamıştı. Bunu annemin kuşağı bilmiyor ki ben nasıl bileyim. Türk basınının yaygara koparacağı yerde araştırması gereken buydu.

Diğer konu Sapanca'ya gelince, yine haber bültenlerinde " Sapanca Gölü'nde yaşanan çekilme korkutucu bir hal aldı..." " çok geç olabilir..." gibi benzer sözler yer aldı. Çekilmelerin boyutu gösterildi ve yeni oluşan sahil boyunun da sazlıklarla kaplandığı gözlendi. Aradan geçen bir süre sonunda haberlerde su çekilmesinden dolayı gölün ortasında bir ada ortaya çıktığı, bu adanın üstünde 1000 yıllık bir yapı olduğu ve bu yapının bir gecede talan edildiği ve içinden bir çok tarihi eserin çalındığı vurgulandı.

Ancak izlediğim hiç bir kanalın haber bülteninde " demekki 1000 yıl önce de sular bu seviyedeymiş ama insanlar yaşamaya devam etmiş" denmedi. Hz. Yusuf'un hikayesinde de 7 yıl bolluk 7 yıl kıtlık olduğu bilinir. Yani doğanın kanunu budur.

Sonuç olarak yarım yamalak iş yapan basınımızın tam teşekküllü yaptığı tek iş yaygara koparmak...

Bu benim Sapanca gezimden kendim çektiğim bir fotoğraf... Su eskiden bu ağacın olduğu yerdeydi. Yer: Gölpark




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder